Çiğ beslenme- Raw Food nedir?
Çiğ Beslenme en basit şekilde; pişmemiş besinlerle beslenmektir. Çiğ beslenme felsefesi de pişirme gibi herhangi bir işlemden geçirilmemiş gıdaların tüketilmesi temeline dayanır. Bu besinler sindirim için gerekli yüksek oranda enzim içerir ve vücut için yararlı olduğu düşünülür. Çiğ besinler aynı zamanda hâlâ yaşayan besinler olarak kabul edilir.
Raw Food yani çiğ beslenme, bir beslenme şeklinden çok, bir yaşam felsefesidir. Raw Food, ilk insanların ateşi bulmadan önce uyguladıkları beslenme şekli gibi olduğu için, öze dönmek olarak değerlendirilir. İnsanın kendini yeniden tanıması ve vücudunu arındırması olarak da düşünülen Raw Food, çiğ sebze, meyve, kuruyemişler ve yağlı tohumların tüketimine dayalıdır.
Beslenme sürekli gelişen bir bilim. Biz beslenme uzmanları da beslenmenin geleceğini araştırırken, aynı zamanda geçmişi de sorgularız. Sürekli gelişen ve değişen dünyada beslenme şekilleri, önerilen diyetlerde günden güne farklılaşıyor, bu farklılıklar arasında doğruyu arayan metropol insanının da kafası karıştı. Yüksek proteinli mi beslenmeli? Sürekli diyet mi yapmalı? Hangi bitki çayları çok faydalı? Kanserden korunmak için neleri yemeli?
Tüm bu soru işaretleri için şimdi yeni bir diyet akımından bahsedeceğim; dünyanın beslenmedeki son trendi; Raw food! yani çiğ beslenme…
Dünya’da pek çok beslenme uzmanının 5 yıl sonra tek diyet tipi olarak önerileceğini savunduğu bir akım çiğ beslenme…
İnsanoğlu ateşi bulmadan önce milyonlarca yıl çiğ beslendi. Son dönemde öne çıkan “raw food”, yani çiğ beslenme olarak bilinen akımla birçok kişi ilk insanın izinden yürümeye başladı. Evet çiğ beslenme bir yaşam tarzı. Yavaş yavaş dünyayı etkisi altına alan bir beslenme akımı… Fakat çiğ beslenme konusunda da soru işaretleri bitmiyor… Bu diyetin temelinde ne var? Sağlık için etkisi nedir? Herkes bu diyeti mi uygulasın? Kaç gün devam edelim? Bu diyet zayıflatır mı? Besin güvenliği ne olacak? Eminim şimdi de bu sorular aklınızı kurcalıyor.
Sizin için çiğ beslenme konusunda en sık sorulan soruları derledik. Yiyeceklerin içindeki enzimler 47°C’de ısıtılınca yok olur. Oysa bu enzimler yiyecekleri sindirmemizi ve yararlı kısımlarını özümsememizi sağlayarak beslenmenin temelini oluşturur. 47°C, yiyeceklerdeki enzimlerin var olabildiği en yüksek sıcaklıktır. Yiyeceklerin içinde bulunan enzimler bu sıcaklıktan sonra değişikliğe uğrar. 47 °C daha altı sıcaklıklardaki besinlere; çiğ besin denir.
Çiğ besin tercih ederken dikkat etmeniz gereken diğer 3 nokta: besinler dondurulmuş olmamalı, organik olmalı, pestisit ve GDO içermemelidir.
Neden besinleri çiğ olarak tüketmeliyiz?
Bu soruyu cevaplamadan önce; 45 °C ve üzerindeki ısıl işlemlerin yiyeceğe ne gibi etkileri olduğunu sorgulamalıyız. Bu sıcaklık ve daha üzerinde yiyeceğin yapısında olan ve sindirimine yardımcı olan enzimler yakılıyor. Sonuçta vücudumuz bu enzimleri üretmek için çalışıyor. Vücut ekstra çalışması sonucu daha yorgun bir hal alıyor. Diğer taraftan bu kadar çalışmanın sonucunda vücut tarafından oluşturulan enzimler, yiyeceğin yapısından alacağımız enzimler kadar etkili de değil. Zaman içinde bu enzimlerin eksikliği ise sindirim problemi, yetersiz beslenme, erken yaşlanma ya da kilo alımı gibi sorunlara yol açabiliyor.
Diğer bir etkisi ise enzimlerin vücutta yapımının yetersiz olması sonucu; vücudun pH’sının asite kaymasıdır ki bu da hiç istemediğimiz bir durum. Isıl işlem uygulanması; yiyecekte enzim kaybının yanı sıra pek çok vitamin kaybına da neden olur; C vitamini, folik asit, A vitamini vb…
Bunların yanında; ısıl işlem uygulanan gıdalardaki minerallerin emilimi daha zordur ve vücut bu minerallerden de daha az yararlanır. Bunları göz önüne aldığımızda; çiğ besinler ile daha yüksek vitamin ve mineral almak ve vücudu enzim üretmesi için daha az kullanmanın; daha enerjik bir yaşam ve daha güçlü bir bağışıklık sistemi sağladığını söyleyebiliriz.
Çiğ besinlerin sağlık için faydaları nedir?
Yapılan çalışmalarda beslenmenizde %75 ve daha fazla çiğ besin bulundurmanın daha fazla enerji verdiği, uyku kalitesini artırdığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kilo kaybına yardımcı olduğu gösterilmiştir. Çiğ beslenmenin diğer bir etkisi ise bir teori ile açıklanıyor: ‘Enzim üretmeye ihtiyaç duymayan ve gelen besinleri sindirmek için daha az yorulan vücut; daha geç yaşlanır’ Hafızayı kuvvetlendirdiği, güzel bir cilt sağladığı, kısırlık tedavisinde etkili olabileceği ise; çiğ beslenme üzerine yapılan diğer araştırmalarda elde edilen sonuçlar. Bu konuda pek çok bilimsel çalışma ise devam etmekte.
Çiğ beslenmede hangi besinleri tüketmeliyiz?
Genel olarak; beslenmenizde yediklerinizin %75’inin sebze, meyve, filiz, kavrulmamış fındık, badem gibi yağlı tohumlar olması öneriliyor. Bu sistemde önemli olan hangi besinin kaç kalori olduğu değil, esas neyi neyle yediğiniz. Tohumları ve kuruyemişleri yemeden önce 6-12 saat suda bekletip enzim hareketleri daha fazla canlı tutulabilir.
Bu beslenme şeklini uygulayanlara not: Her beslenme şeklinin önerdiği gibi su çok önemli. En az 2 litre su içmeyi unutmamak gerekiyor. Bir öneri de yemek sırasında ve sonrasında su içmemeniz.
Bu beslenme şeklinde tüketilmemesi gereken besinler neler?
Alkol ve kahve bu yeme-içme biçiminden tamamen uzak… Gıdaların karışımı ve meyvelerin yemek esnasında yenmemesi bu sistemin anahtarlarından. Yemek esnasında su içilmezken çay ılık ve kafeinsiz olmak zorunda.
Meyveler ve Sebzeler:
Elma, armut, şeftali, ananas, üzüm Avokado, Dut, böğürtlen, çilek, yabanmersini, Limon, bütün meyveler…
Mantarlar: Kurutulmuş mantarları zeytinyağında bekleterek taze gibi kullanabilirsiniz. Kırmızı lahana, Yapraklı yeşil sebzeler, salatalık, biber çeşitleri, kereviz sapı, brokoli, buğday çimi, nohut, kinoa, bulgur, ceviz, badem, fındık, kabak çekirdeği (kavrulmamış), badem sütü, susam yağı, keten tohumu, kök zencefil.
Doğal baharatlar: Taze ya da kurutulmuş organik baharatlarla yemeklerinizi lezzetlendirebilirsiniz.
Bu diyet proteinden fakir. Peki protein ihtiyacımızı nasıl karşılayabiliriz?
Diyete yeterince vegan protein kaynakları ekleyebilirsiniz. Yapılan çalışmalar beslenmede %10 protein bulunmasının yeterli olduğunu gösteriyor. Çiğ beslenmede ise; yiyeceğe ısıl işlem uygulanmadığından yapısındaki proteinden daha fazla yararlanmak mümkün. Fındık ve diğer yağlı tohumlar, tahıllar, kurubaklagiller kaliteli bitkisel protein kaynaklarıdır.
Bu beslenme şeklinde diyetteki kalsiyum ve demir kaynakları nelerdir?
Susam tohumu; bu beslenme biçiminin vazgeçilmezi. Çünkü yüksek oranda kalsiyum içerir. Ayrıca; badem, brokoli, ıspanak, kırmızı deniz otu, deniz yosunu, buğday çimi &çimlenen fındık ve tohumlar, bu diyetin kalsiyum kaynaklarıdır. Ispanak, pazı yaprağı, erik/üzüm suyu, susam tohumu, kaju, brokoli, kabak çekirdeği, kurutulmuş domates, keten tohumu ise; bu diyetin demir kaynaklarıdır. Bu diyetin diğer önemli noktası ise; sebze suları. Sebze suları ile daha fazla mineral almak mümkün.
Bu diyeti ne kadar süre ile uygulamalıyız?
Çiğ beslenme bir yaşam tarzı, bir akım. Ancak bu konuda bilimsel çalışmalar devam etmekte ve uzun dönem etkisi araştırılmakta. Bu yüzden çiğ beslenmeyi bir kür, bir tedavi şeklinde 30 gün uygulayınız. Diyetisyen ve doktorunuzla görüştükten sonra diyetisyen eşliğinde bu beslenme düzenine geçmenizi öneririz.
Derleme-Juice Planet