Sağlığımızı tehdit eden 2 düşman: Obezite & Fast Food
Tüm dünyada olduğu gibi, ABD’den dünyanın her yerine yayılmaya başlayan Fast Food, başka bir deyişle “ayak üstü beslenme” alışkanlığı giderek ülkemizde de artmaktadır.
Yeni yaşam biçiminin ve reklam unsurlarının bizlere bir anlamda dayatması olarak da ortaya çıkan bu beslenme şekli, belirli sermaye merkezlerinin daha çok ve daha kârlı satış için her alandan bizlere dayattığı, kabul ettirmeye çalıştığı bir tüketim modelidir aynı zamanda. Bu model çok küçük bir kitleyi daha da zengin ve para obezi yaparken, çok büyük bir kitleyi de sağlıksız ve kilo obezi yapmaktadır.
Pizza, hazır döner, lahmacun, pide, hamburger çeşitleri, kızarmış patates ve parça tavuk, hatta depolanmış balıktan balık-ekmek gibi fast-food ürünleri ile beraber tüketilen gazlı içecekler, çay ve kahvenin, özellikle çocuk ve gençler tarafından, reklam unsurları ve popüler kültürün onlar hissetmeden bilinç altına işlemesi ile tercih edilmesi sayesinde, yetersiz ve dengesiz beslenmeye sebep olmakta, çeşitli sağlık sorunlarına da yol açmaktadır.
Fast-food’da tüketilen besinlerin enerji ve bazı besin öğeleri yönünden dengeli olmaması uzun dönemde bazı sağlık problemlerine neden olabilmektedir. Bu sağlık problemlerinin başında aşırı kilo/şişmanlık gelmektedir.
Fast-food ürünlerindeki en önemli sorun, bu besinlerin anlık yüksek enerji içermeleridir. Fast-food’larda orta düzeyde yenen bir öğünün enerji içeriği, 400 kaloriden başlayıp 1500 kaloriye kadar yükselebilmekte ve enerjinin çoğu yağ ve şeker kaynaklı olmaktadır. Bu yağın defalarca kullanılmasından ötürü neden olduğu diğer sağlık sorunlarına bu yazıda değinmememize rağmen, sadece kilo alımına sebep olmaları nedeniyle bile kötülenmeyi hak etmektedir.
Fast-food ürünlerindeki yağın büyük kısmı endüstriyel ve hayvansal yağlardır. Bu ürünlerin sodyum, kolesterol ve özellikle doymuş yağ miktarı, diğer besin öğeleri yoğunluğuna göre daha fazladır. Bu durum başta koroner kalp hastalıkları ve kanser olmak üzere, birçok kronik hastalık için risk faktörüdür.
AVM’lerde sıkça gördüğünüz food courtlardaki fast food olarak tüketilen besinler; A ve C vitamini ile kalsiyum yönünden yetersiz olup posa içeriği de düşüktür. Bu vitaminlerin düşük düzeyde alınımı, bağışıklık sistemi yetersizliğine, kalp-damar hastalıkları ve katarakt riskinin artmasına yol açmaktadır. Özellikle büyüme çağında kalsiyumun yetersiz alımı, büyümeyi olumsuz etkilemekte ve kadınlarda menopoz sonrası osteoporoz riskini de artırmaktadır.
Beslenmede posa içeriğinin yetersizliği ise bağırsak(kolon) kanseri riskini artıran faktörlerdendir. Fast-food menüleri yüksek miktarda sodyum içermesinden dolayı yüksek kan basıncının oluşmasına neden olarak mide kanseri riskini artırmaktadır.
Fast Food beslenmede gazlı içecekler, çay ve kahve sıklıkla tüketilmektedir. Bu tür içecekler fazla miktarda tüketildiğinde vücutta demir emilimi azalmakta ve demir eksikliği ortaya çıkmaktadır. Fast-food ürünlere renklendirici, tatlandırıcı ve aroma artırıcı katkı maddeleri eklenebilmekte, bu ürünlerin uygun kullanılmamaları ve sık tüketimleri uzun dönemde kanser riskini artırmaktadır.
Fast-Food yerine başka neler tüketebiliriz?
Fast-food ürünleri mümkünse tercih edilmemeli, ancak çok mecbur kalmışsanız; bu seçimde de sağlıklı beslenme ilkeleri dikkate alınmalıdır. Fırında veya ızgarada pişmiş besinler, et, tavuk ve balık içeren sandviçler ve düşük yağlı besinler diğerlerine göre daha çok tercih edilmelidir.
Juice Planet